İşçi sınıfı yeni, umutlu ve biraz da tuhaf bir yayına kavuşuyor!
Asgari-aşağısı kurtarmayan dergi-, üretimden ve dayanışmadan aldığı ilhamla, sınıfına neşe ve güç vermek için yola çıkmak üzere matbaada.
Ekim ayında sahaya çıkacak olan dergi, başta hizmet işçileri olmak üzere, kent merkezlerinde parçalanan, yalnızlaşan emeğin izini sürecek; her biri küçük birer korku dükkanına dönüşen marketlerde, tek başına motor tepesinde, AVM’lerde, zincir restoranlarda çalışan emekçilerin sesi olacak.
Hizmet işçilerinin tanımsızlık, güvencesizlik ve yoksullaşma ile günden güne eksilen yaşamlarının içinde düzenin kurduğu oyunu bozacak ipuçlarını işaretliyor. Düzenin emekçiler üzerindeki ideolojik baskısını ve emek sömürüsünü görünür hale getirmenin yanı sıra, sınıfa içeriden bakan; dayanışma ve kolektif üretimle örülmüş bir mücadele kültürünü gözeten dergi, okurları, çizer ve yazarları bir bütün olarak görüyor.
İçerisinde güncel siyasi karikatürler, sınıfın içinden çizgi karakterlerin maceraları, röportaj ve kısa öykülerin yer aldığı Asgari gücünü emekçilerle kurduğu doğrudan ve güncel ilişkiden alıyor.
Derginin ilk sayısındaki sunuş yazısı şöyle;
Kanka Asma Suratını, Hepsinin İcabına Bakacağız!
Önce bir yüzümüz gülsün. Bir an için bile olsa, bi sal kendini 🙂 Üzerimizdeki baskı, zamansızlık, Uykusuzluk, tekrar eden günler yerine birbirimizin varlığını hissedelim. Senin gibi binler var her gün geçtiğin yollardan geçen, aynı havayı soluyup aynı umudu besleyen… Önce Bir yüzümüz gülsün, sonra bir hesap soracağız bizi bizden gizleyenlerden!
Bu dünyada herkes sahip olduklarıyla anılıyor. Dünya malı kimin ganimeti: Kasa dolusu paralar, fabrikalar, Boğaz’da yalılar, hastaneler, okullar, yollar… Göbeğini ve servetini büyütüyor, bizim sırtımızdan.
Kiminin cennette arsası var, zeytin ekecek değil ya, ona da inşaat yapar kesin! Cennette arsa pahalı, iyilikle alınmıyor, başka türlü bir vizyon gerek buna da.
Kiminin belinde silahı, bir yandan ‘’adamın dibiyiz’’ diyor, bir yandan oradan oraya beyaz bir toz taşıyor paket paket (yok, deterjan değil) Vatan bir, ticaret evrensel ama di mi?
Sen söyle, koca dünya bunların mı şimdi? Ormanı, suyu, kömürü bunların mı? O mu ekti tohumunu? Okulu, hastanesi, yolu bunların mı? O mu kardı harcını? Tozu, silahı, cennette arsası onlara kalsın, biz bu dünyadaki hakkımızın peşindeyiz!
Başta emeğimiz. Emeğimizle kurduğumuz her günümüz, sırtımızda taşıdığımız bu şehir, çocuğumuza sevdiğimize ayıracağımız zaman, yüzümüzdeki gülümseme, dostumuzun eli, kendimiz gibi olandan aldığımız güç… Bunlar bizim. Bizden eksilip onlarda çoğalanlar, bil ki hırsızlık malıdır.
Bizim de sahibi olduğumuz şeyler var yani, elimiz armut toplamıyor. Hesabı tersine çevirmek, değiştirmek, çalınanı geri almak için, sahip olduklarımıza tutunacağız: Birbirimize.
Dahası var, sırası gelecek.
Bu daha ilk sayımız. Önce bir keyfimiz yerine gelsin, sonra bir cinnet her şeyi çözer! GÜLDÜĞÜMÜZE BAKMASINLAR, SİNİRİMİZDEN GÜLÜYORUZ.