Cumhuriyetin yüzüncü yıl dönümü banka yönetimlerinin yaptığı çeşitli etkinliklere sahne oluyor. Bankaların cumhuriyetin mirasına sahip çıktığı, değerlerini yaşattığı gibi bir temayla hazırlanan duygusal reklam filmleri için bankalar hiçbir masraftan kaçınmıyor görünüyor.
Bu reklamların dışında İş Bankası’nın düzenlediği sergi ve konferanslar, Denizbank’ın 100. yıl konserleri, Garanti Bankası’nın sergileri, Finansbank’ın sosyal sorumluluk projeleri bankaların 100. yıla dönük basına duyurdukları etkinliklerden bazıları. Bunlara İş Bankası’nın çalışanlarına hatıra altını dağıtmasını da ekleyelim. Peki bankaları cumhuriyet konusunda bu kadar hassaslaştırıp duygulandıran nedir?
Cumhuriyet değerlerinden uzaklaşıldıkça bankalar daha büyüdü
Anlaşılan bankalar ne kadar cumhuriyetçi olduklarını anlatma zorunluluğu taşıyorlar. Çünkü aslında finans patronlarının cumhuriyet değerlerinin yaşatılmasıyla değil de bitirilmesiyle bir ilişkisi bulunuyor. Yüz yılın ardından görülen manzara cumhuriyetin tarihsel mirasının Türkiye’de tarikat ve holdingler tarafından içten içe kemirilerek karartılmış durumda olduğudur. Cumhuriyet tarihsel olarak, yurttaş kimliğinin inşası, insanların tebaadan hakkı hukuku olan bir vatandaşa dönüşmesi, aydınlanma ve gericiliğe karşı mücadele, kamunun ortak çıkarları, bağımsızlıkçılık gibi ileri değerlerle anılıyor. Yüz yıllık cumhuriyet tarihinde ise para babaları semirdikçe artan oranda bu değerlerle hep kavgalı oldular. Kamu çıkarları bir finans sermayesi patronu için ancak çözülmesi gereken bir problem olarak anıldı ve büyük ölçüde patron destekli AKP eliyle tasfiye edildi. Patronların, emekçilerin dinci gericilikle kötürümleşip hakkını arayamaması konusunda ise ne kadar istekli olduğu açık, bunun yurttaş kimliğiyle hiçbir alakası olmadığı da. Çoğu yabancı ortaklı olan ve ülke kaynaklarının dışa aktarımına yarayan bir ticari işletmenin patronunun cumhuriyetin bağımsızlıkçılık değeriyle tek ortak noktası belki de gerçekten pahalı bir reklam kampanyasıdır.
Cumhuriyetin asıl sahibi milyonlarca emekçidir
Banka emekçileri adaletsiz ücretlerle ve uzun saatlerde, satış baskısı altında, küfür ve mobbing’le çalıştırılırken özel tasarımlı 100. yıl kartını daha kolay satabileceklerini hesap eden bankalar aslında cumhuriyete bakışın “tamamen duygusal” sebeplerini de ele veriyor. Fakat daha önemlisi cumhuriyet değerlerine sahip çıkan milyonlarca emekçinin varlığıdır. Bu potansiyelin varlığı bile bankaların şovları için yeterli bir zemin sunuyor, bu zemine reklam yapmak ve hareketsiz kılmak kritik bir misyon gibi görünmektedir. Dolayısıyla AKP dönemi boyunca bankacılık sektörünün ulaştığı dev kârlar ve büyüme oranları, hükümetle olan yakın ilişkileri ya da karşılıklı övgüleri patronlar açısından resmi tamamlamaktadır. Cumhuriyet; banka şube ve binalarında sadece banka emekçileri için anlam ifade ediyor, bu nedenle bu şovlara kulak tıkamak ve potansiyelimizi harekete geçirmek gerekiyor.
PE Banka Emekçileri Dayanışma Ağı