Bizler belediye işçisiyiz. Çoğumuz Türkiye’nin farklı noktalarında belediye şirketlerine bağlı çalışan sözleşmeli işçileriz. Durmadan gelen zamlar ve artan enflasyon karşısında maaşlarımız günden güne eriyor, en temel ihtiyaçlarımız olan barınma, ısınma, beslenme ve çocuklarımızın eğitim giderleri gibi masrafları karşılayamıyor; çalıştığımız ilçelerdeki kira artışlarına yetişemiyoruz.
Her ne kadar kamu için hizmet üretsek de iş güvenliğimiz maliyet konusu oluyor bazen bir koruma eldiveni için bile kavga etmek zorunda kalıyoruz.
Belediye işçilerine yapılan zamlar açlık sınırındaki asgari ücrete yapılan zamların bile altında kaldı. Kamu işçileri ve memurlara yapılan zamlarla da beraber aynı işi yapan işçiler arasında ücretlerde büyük bir fark meydana geldi. Belediye işçileri düşük ücretlere, güvencesiz bir yaşama mahkum edildi.
AKP’li belediyelerde de kendisine sosyal demokrat diyen CHP’li belediyelerde de haklarımız elimizden alınıyor. Kötü toplu iş sözleşmeleriyle krizin faturası yine biz işçilere kesiliyor. Bir tarafta “Ülkemiz için kemerlerinizi sıkın” diyen AKP’li belediyeler, diğer tarafta “Hakkınız için mücadele ederseniz AKP’ye yarar” deyip işçileri yoksulluğa mahkum eden CHP’li belediyeler. Her iki anlayışı da reddediyoruz.
Aynı işi yapan emekçilerin birbirinden kadrolu, memur, taşeron diye ayrıştırılıp farklı ücret almalarını reddediyoruz. Yoksulluk sınırının neredeyse yarısı kadar olan ücretlerin yukarıya çekilmesini, en az diğer kamu çalışanlarına yapılan zam oranlarının belediye işçilerine de uygulanmasını, toplu iş sözleşmelerinin ek protokol gibi yöntemlerle vakit kaybetmeksizin resmi değil gerçek enflasyon oranında yeniden düzenlenmesini, insanca yaşamak için gerekli tüm koşulların sağlanmasını talep ediyoruz.
Tüm belediye işçilerini mücadele etmemizi engellemeye dönük manipülasyonları yıkmaya, haklarımızı almaya, insanca yaşamak için Belediye işçileri Dayanışma Ağı’nda mücadele etmeye çağıyoruz.
Bizler işçiyiz, hayatı var edeniz ve gücümüzün farkındayız.
Yaşasın dayanışma!