Türkiye’nin en büyük özel bankası olan ve bu senenin sadece ilk 9 ayında 7 milyar TL’nin üzerinde net kâr açıklayan Türkiye İş Bankası’nda toplu iş sözleşmesi görüşmeleri devam ediyor.
Patronların Ensesindeyiz Banka Emekçileri Ağı yaptıkları açıklamada görüşmeleri danışıklı dövüş olarak tarif etti ve görüşmelerde banka çalışanlarının temsilcisi olan sendikaya tepki gösterdi.
23 bin çalışanın 11 bine yakınının eline geçen net ücretin asgari ücretten az olduğu dile getirilen açıklamada “Önerilen oranlar bankada 10 senenin üzerinde çalışan binlerce emekçinin bile kesintilerden sonra ellerine geçen net ücretlerin asgari ücret ya da altında olmaya devam edeceğini göstermektedir” denildi.
“Banka yönetimine, bankanın tam da girişine ‘bu iş yerinde asgari ücret uygulanmaktadır’ yazısını asmayı öneriyoruz” denilen açıklamada banka çalışanlarına mücadele çağrısı yapıldı
Açıklama şu şekilde:
***
Türkiye İş Bankası’nda yaklaşık 23 bin emekçiyi ilgilendiren “sözde” toplu iş sözleşmesi görüşmeleri devam ediyor.
“Sözde” diyoruz çünkü bankamızın emekçileri yıllardır farkındalar ki toplu sözleşmeler danışıklı dövüşle belirlenmekte, ortada bir ücret pazarlığı varmış görüntüsü yaratılmaktadır. Ne tesadüftür ki her sene, uzlaşılamayan birkaç turdan sonra, banka yönetimi ve sendika ilk önerdikleri rakamların aritmetik ortalamasında anlaşmayı bağlamaktadır!
Ancak bankamız emekçilerine bu seneki sözleşmede gıdadan kiraya enflasyon rekor kırmamış, yoksulluk ve hayat pahalılığı hiç olmadığı kadar artmamış gibi bir oyun sergilenmektedir. Banka yönetimi ilk görüşmede önümüzdeki sene için asgari ücrete yakın ücret alan emekçilere sadece yüzde 24 zam önermeyi layık görmüştür. Üstelik toplu sözleşmenin geçerli olacağı takip eden sene için yapılan öneri ise artık kimsenin güveninin kalmadığı, AKP hükümetinin bile asgari ücret artışı için baz almaktan çekindiği TÜİK oranları olarak düşünülüyor. Dahası asgari ücretin görece üzerinde çalışan emekçiler için bundan daha da düşük zamlar söz konusudur.
Kiraların astronomik artışından, gıda fiyatlarındaki dünya rekorlarından, elektrik ve doğal gaz fiyatlarına gelen zamlardan, kısacası hayat pahalılığındaki yükselmeden banka yönetiminin doğal olarak haberi var. Fakat emekçilerin payına düşen ne yöneticilerin yoksullaşmayı görüp “insaf” etmeleri ne bir refah artışıdır; aksine büyük bir gelir erimesi, sömürünün derinleşmesidir.
Pazarlık masasında emekçilerin temsilcisi yok
İşçileri masada temsil iddiasındaki sendikanın hali de içler acısıdır. Banka yönetimine sunulan zam oranları 23 bin çalışanın 11 bine yakınının eline geçen net ücretin asgari ücretten az olduğu bir utanç tablosu bilinerek teklif edilmektedir. Önerilen oranlar bankada 10 senenin üzerinde çalışan binlerce emekçinin bile kesintilerden sonra ellerine geçen net ücretlerin asgari ücret ya da altında olmaya devam edeceğini göstermektedir. Üstelik ilk maaş zammının tamamını munzam sandık zorunlu olarak kesmekte, bankaya fon olarak aktarmaktadır. Sendika pandemi döneminde başlayan evden çalışmanın maliyetlerini konu bile etmemiş, sözleşmenin geçerli olacağı ikinci senenin zammını TÜİK rakamlarının hemen üstüne endekslemiştir. Anlaşılan sendika yoksullaşmanın ikinci sene de artarak sürmesini önermektedir! Masaya konulan rakamlar asgari ücretin üzerinde çalışan emekçiler için de sözleşmenin hemen ardından büyük bir erime ve yoksullaşma önerdiğinin kanıtıdır. Görev yeri tazminatının lafını bile etmeyen sendika terfi sınavını kazandığı halde büyük kente gelmemek için terfinin geri alınmasını bile talep eden emekçilerin dahi olduğundan habersiz midir? Ele geçen ücreti asgari ücretin altında kalan emekçilerin terfi alsa bile bu ücretlerle kirasını bile ödeyemeyeceği ortadadır. Lafı hiç dolandırmaya gerek yok, pazarlık masasında emekçilerin temsilcisi bulunmamaktadır.
Önümüzdeki 2 sene boyunca zam yağmuru altında emekçilerin geçinmesini bekleyen bankamızın zarar ettiği ise düşünülmesin; aksine rekor kârlara imza atmaktadır. Bu senenin sadece ilk 9 ayının net kârı 7 milyar TL’nin üzerindedir. Net kârdaki artış geçen senenin yüzde 36 daha fazlasıdır. Aktif büyüklük, faiz gelirleri, nakdi kredi gelirleri gibi pek çok başlıkta en büyük özel banka unvanına sahip bankamız, önerilen zamlardan sonra anlaşılan artık Türkiye’nin asgari ücretin altında gelirli en fazla çalışana sahip bankası olmaya da taliptir!
Madem öyle, biz de banka emekçilerinin sömürüsünü derinleştiren banka yönetimine, bankanın tam da girişine “bu iş yerinde asgari ücret uygulanmaktadır” yazısını asmayı öneriyoruz. Çünkü yakın gelecekte asgari ücret bankada kazanılan en düşük gelir de değil, kesintilerden sonra ele geçen ortalama ücrete denk gelecektir.
Bu görevi yapmak zorunda değilsiniz
Madem öyle, banka emekçilerini temsil iddiasındaki sendikanın iş yeri temsilcileri olan arkadaşlarımızı iş yerinde sendika için yaptıkları görevleri ve yoksulluk ücretlerini normal gören “sendika ağalarını” yalnız bırakmaya çağırıyoruz. Nasıl olsa sözleşme sürecinde iletilen hiçbir talep sendika için iş yapıyor görünmekten öte bir anlam taşımamaktadır. Bu görevi yapmak zorunda değilsiniz.
Yöneticilerinden insaf bekleyen, sömürü çarklarının döndüğü bir işletmenin değil de İş Bankası ailesinin üyesiymiş gibi hisseden, “Bankamız halimizi artık görsün, bizi kurtarsın” diye bekleyen çalışma arkadaşlarımız! Sözümüz ve davetimiz sizedir:
Ülkenin bütün zenginliklerinin sömürülmesine aracılık eden, özelleştirmeleri finanse eden, var olan krizin sebebinde merkezi rolü olan banka patronları için işler krizde de iyi gitmektedir, öve öve bitiremedikleri bütün tedbirler yine onlar için hazırlanmışken, hayat pahalılığı ve yoksulluğa bizim katlanmamız isteniyor. Patronların Ensesindeyiz Banka Emekçileri Dayanışma Ağı olarak sizleri hakkımızı aramaya, yalnız kalmamaya, emekten yana bir ağırlık koymak için bizimle bir araya gelmeye, örgütlenmeye çağırıyoruz.
Çünkü her gün tekrar yaşadığımız gibi ülkemizi ve iş yerimizi düze çıkarmanın, emekçilerin bu düzeni değiştirmek için örgütlenmesinden başka hiçbir yolu bulunmamaktadır.
Patronların Ensesindeyiz (PE) Banka Emekçileri Dayanışma Ağı