Akbank şubesinde gişede çalışan bir emekçi pandemi sürecinde giderek artan baskı ve sömürüyü Patronların Ensesindeyiz’e anlattı. Akbank’ta banka emekçileri pandemi döneminde yoğunlaşan sömürü ve risk altında çalışmaya zorlandı. Bankanın emekçileri zorunlu izinler, karşılığı ödenmeyen fazla mesailer, evden çalışma bahanesiyle verilmeyen haklar ve “performans hedefleri” iddiasıyla yaşadıkları sistematik baskıyla gündeme geldi.
Bankaysa buna karşılık olarak, “müşterilerimize ve çalışanlarımıza değer veriyoruz” temasını işleyen ve çalışanlar tarafından paylaşılması istenen reklam ve halkla ilişkiler çalışmaları yapmıştı. Kârlarını tarihi düzeylerde artıran bankanın sahipleri boğaz kenarındaki yalılarında pedal çevirirken paylaştıkları görüntülerle sosyal medyada gündem olmuştu.
Akbank en son hayata geçirdiği “destek yardımı” ile de banka emekçilerinden tepki çekti. İşin eve taşındığı durumlarda çalışanların yasal hakkı olduğu bilinen ve aylardır ödenmeyen haklar, “destek yardımı” adı altında sanki bir lütufmuş gibi sunulmuş ve hakları karşılamaktan çok uzak tutarlarda olan bu “yardımın” genel müdürlük ve şube çalışanlarına eşitsiz şekilde pay edilerek ödenmesi tepki çekmişti. Şube çalışanları için daha az yapılan “destek ödemesi” geçmiş ticket ücretlerini içermezken genel müdürlük çalışanları da yemek haklarını alamamaya devam ediyor.
Susmaktan, bu düzene ses çıkartamıyor olmaktan artık usandım
Gişede nakit işlemlerden sorumlu olduğunu belirten banka emekçisi onu isyan noktasına getiren durumu şöyle anlattı:
“Akbank’ta nakit işlemlerden sorumlu gişe çalışanıyım. İnsanların hayat koşullarının mecburiyetlerinden dolayı birçok kez, işlerini kaybetme endişesiyle sustuğu, haksızlıklar karşısında seslerini çıkartamadığı yaşanmışlıklar silsilesinden bahsetmek istiyorum.
Pandemi sürecinden önce mobbing, performans notlarının haksız yere düşürülmesi, verilmeyen yetkiler, söz verilen ama gerçekleşmeyen hak edilmiş terfiler, saatlerce uzayan mesailer gibi konular belki bu işin cilvesi diye düşünülüp sineye çekilebilir, bu konuda konuşulmayabilirdi.
Fakat ben en içlerinden bir çalışan olarak artık susmaktan, bu düzene ses çıkartamıyor olmaktan usandım. Genç yaşımda çalışma yoğunluğu ve temposundan sırtımda çıkan fıtıklar, içimde büyüyen stres beni istifa noktasına kadar getirdi.”
Risk altında çalışırken satış baskısı, ücretsiz fazla mesailer artarak sürüyor
“Pandemi sürecinde, yüksek mevkilerden gelen emirle mesaiye kalmayacaksınız diye göz boyandı. Ardından alt kademelerde zorla mesaiye bırakılmalar ve ücretsiz mesailer şeklinde devam edildi. Bu mesailerde, insanların yakınlarını kaybettiği, ekonominin iyice dibe vurduğu bu dönemde bile arama yaparak gündelik korkuların yanında ürün satmaya çalışıyorduk.
Küçücük şubelerde, aramızda insan mesafesi olmadan çalışmak durumunda kaldık.
Hasta olanların test sonucu pozitif çıkması halinde bile, şubede kalan temaslı diğer çalışanlar çalışmaya devam ediyordu.
Bölgelerde ve genel merkezde, şubelerde yönetici görevinde çalışanlar, evlerinden bilgisayarlarıyla yarım yamalak bir düzende çalışmaya devam ediyor. Onların uzaktan yapamadığı işleri, ek olarak şube çalışanları yapmak durumunda bırakılıyor.
Bizler halen satış yapmalı, müşterilerle ilgilenmeli, diğer yönlendirilen işlerle uğraşmalı, bugüne kadar hiç bilmediğimiz işleri sadece acil durum diye yarım yamalak da olsa yapmalıyız. Yorulsak da dinlenemeyiz; nefeslenmek, ihtiyaç gidermek için bile kendimize vakit yaratamayız.”
“Gönül ister ki, daha eşit ve adaletli bir düzende işimi yine hakkını vererek yapayım”
Genel müdürlük çalışanları, bölge çalışanları, şube müdürleri ve yöneticiler dışında kimse izne çıkamaz.
İzinlerimizi bile zorla, pandemi sürecinde kullandırılmak zorunda bırakılarak tüketmeliyiz
Tüm bu emeklerimize rağmen yetkilendirilmez, takdir edilmeyiz.
Gönül ister ki, daha eşit ve adaletli bir düzende işimi yine hakkını vererek yapayım. Fakat ülkeyi sömüren koca koca ailelerin, çalışanını önemsediğini kocaman puntolarla çarşaf çarşaf gösterenlerin, karşılıklarını vermedikleri işçi emekleriyle ceplerini doldurduklarını bilin istedim.
Banka emekçileri çaresizliği aşmak için örgütlenmeli
Banka Emekçileri Dayanışma Ağı yaşadığı düzende patronların cebini doldurmak için iliğine kadar sömürülen emekçileri kendi çıkarları için toplanmaya çağırıyor. Sürekli olarak işten atılma korkusu yaşayan; düşük ücretler, uzun mesai saatleri ve sistematik baskı altında çalışan banka emekçileri yalnız değiller. Performans baskısından uzak, adil ücretlerle ve iş güvencesine sahip olarak çalışabilecek bir çalışma ortamı ancak asalak patronların olmadığı bir düzende mümkün. Banka Emekçileri Dayanışma Ağı ancak örgütlenerek bir güç haline gelebileceğimizi hatırlatarak emekçileri temas kurmaya çağırıyor.
Patronların Ensesindeyiz Ağı’na aşağıdaki e-posta ve sosyal medya hesapları üzerinden ya da 0541 940 0514 numaralı telefondan ulaşılabilir:
Facebook: https://www.facebook.com/patronlarinensesindeyiz
Twitter: https://twitter.com/pensendeyiz
E-posta: [email protected]