15 Ekim 2024, Salı

Çelik Nakış işçileri yaşadıklarını ve bundan sonrasını PE’ye anlattılar

İzmir Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan, Üniteks ve CU Tekstil gibi firmalarla iş yapan Çelik Nakış firması patronu, makinelerle beraber kayıplara karışmıştı. Patronun işçilere hiçbir haklarını vermeden kaçması üzerine, işçiler Patronların Ensesindeyiz Ağı’na ulaşmış ve örgütlenmeye başlamışlardı.

130 işçinin çalıştığı Çelik Nakış fabrikası; ZARA, H&M, Bershka, Tommy Hilfiger, Dechatlon ve Mango gibi markalara üretim yapıyordu.

Haklarını almak için örgütlenmeye başlayan Çelik Nakış işçileri, çalışma koşullarını ve verdikleri mücadeleyi soL’a anlattılar.

Çelik Nakış’ta kaç yıldır ve hangi bölümde çalışıyordunuz,  daha önce yaşadığın iş yerlerinde herhangi bir hak gaspına maruz kaldınız mı? 

H: 14 yıldır Çelik Nakış’ta çalışıyordum. 16 yaşında stajer olarak başladım Çelik Nakış’a ondan önce başka hiçbir yerde çalışmadım. Nakış bölümünde çalışıyordum, üretim sorumlusuydum. En son idari kadroda çalışıyordum.

H: 11 yıldır çalışıyordum, daha önce çalışma deneyimim neredeyse yoktu. Çelik nakış ilk iş deneyimim diyebilirim. Nakış kalite bölümünde çalışıyordum.

N: 6 yıl kalite bölümünde çalıştım. Daha önce bir devlet okulun sigortasız, asgari ücretin altında güvenlik görevlisi, hizmetli olarak çalıştım. Devlet okulu olmasına rağmen müdür sigortamı yapmıyordu. 

M: 5 yıldır servis şoförü olarak çalışıyordum. Daha hiç başıma böyle bir olay gelmedi. 8 yaşından beri çalışıyorum, ilk defa böyle bir olay başıma geldi. 

Çelik Nakış’ta çalışma koşullarınız nasıldı, mobbinge veya onur kırıcı davranışlara maruz kaldınız mı?

H: Çalışma saatlerimiz hiç belli değidi. Kimi günlerde gece 11-12’lere kadar çalışıyorduk, idari kadroda olduğum için sabaha karşı 3’te makine tamirine geldiğim de oldu. Kısaca sadece giriş saatimizi biliyorduk. Gerçek maaşım asgari ücretin çok üstünde olmasına rağmen sigorta primimi asgari ücretten gösteriyordu.

H: Pazar günleri dahi çalıştığımız dönemler oluyordu. Çalışma saatlerimiz hiç düzenli değildi. Kaç yıllık çalışan olursak olalım asgari ücret maaş alıyorduk. Son zamanlarda sayı dayatması vardı, ustalar sayı çıkarın diye baskı yapıyorlardı.

N: Çalışma koşullarımız hiçbir zaman iyi olmadı, patron kalite bölümünde çalışanları sevmediğini belli ederdi. Bize sürekli oturuyorsunuz derdi ama bizim işimiz oturarak yapılan bir işti. Şu an bizleri muhatap almayan Cu Tekstil çalışanları bizlere bağırıyorlardı.   

M: Belli bir mesai saatim yoktu. Gece 23.00’te eve gittiğim oluyordu. Pazar günleri de çalışıyordum. Aslında iş tanımım da belli değildi. ürün teslimatlarını da ben yapardım, patron her türlü getir götür işini bana yaptırırdı.    

Süreç nasıl buraya geldi?

H: Biz normalde gece ve gündüz vardiyalarında 12 saat çalışıyorduk. Son dönemlerde 2 gün işe geliyorduk, 3 gün gelmiyorduk. 1 hafta geliyorduk, 10 gün gelmiyorduk. Gelmediğimiz günlerin parası maaşımızdan kesiliyordu. Asgari ücretin altında maaş alanlar da oluyordu. İş düzenimiz iyice bozulmuştu.

H: Ağustos sonunda nakış bölümünü kapattı patron. Kapatırken, “isteyen baskı bölümüne geçebilir. Geçmek istmeyenlerin haklarını 6 ay içinde bir protokol yaparak vereceğim, bana güvenin” dedi. Biz de güvendik.

N: Patron nakış bölümünü kapattıktan sonra baskı bölümüne geçtim. Emekliliğime az bir zaman kalmıştı, yaşım ilerlediği için başka herhangi bir yerde iş bulamam diye düşündüm. O yüzden baskı bölümüne geçmeyi kabul ettim. Geçmez olaydım, 4 ay daha patron için çalışmış oldum. 

 M: Ben Pazar günleri bile orada güvenlik olarak çalışıyordum. Fabrikadan kaçmadan önce beni 70 gün izine çıkardı. Olan bitenden haberimin olacağını bildiği için beni fabrikadan uzaklaştırdı ve fabrikayı boşalttı. İnandık patronumuza, kendimiz gibi olduğunu düşündük. Ama patron olduğunu unuttuk.

Hangi markalara ve firmalara çalışıyordunuz, bu markaların ve firmaların çalışanları sizin yanınızda bulunuyor muydu?

H: Ağırlıkla Cu Tekstil ve Üniteks firmalarına çalışıyorduk. Bu firmaların üretimini yaptığı H&M, Zara, Bershka, Mango, Decathlon gibi markaların işleri yapıyorduk. Cu tekstil çalışanı en az bir kişi sürekli bizi denetler pozisyonda yanımızdaydı. Üniteks’in çalışanları da kontrollere gelirlerdi. Mesela Üniteks’in getirdiği H&M markasının ayda 100 bin – 200 bin parça ürününü yapıyorduk. Patronla Cu tekstil’in çok iyiydi. Sıkıştığı zamanlarda yüzbinlerce lirayı Cu Tekstil’den alabiliyordu. 

H: Cu Tekstil ve Üniteks’e çok çalışıyorduk. İki firmanın çalışanları da denetlemeye geliyordu. Mesela üniteks güvenlik görüvlisini göndermişti, bizden imza alıyorlardı.

N: Cu tekstil ve Üniteks firmalarına çok iş yapıyorduk. Onların çalışanları sürekli bizleri denetliyorlardı, denetlemek bir yana bizleri azarlıyorlardı da. Mesaiye kalıp kalmayacağımıza bu firmaların çalışanları karar veriyorlardı.

M: Ben üretim bölümünde olmadığım için pek bilmezdim. Üniteks’e, Cu Tekstil’e, Maseksport ürün götürürdüm. Markaları bilmezdim hiç.   

Tekstil sektöründeki genel sorunların ne olduğuna dair söylemek istediğiniz bir şey var mı?

H: Bence tekstil sektörünün en önemli sorunu fazla mesaileri. Çalışma saatlerinin belirsiz ve düzensiz olması.

H: Tekstil sektörünün en önemli sorunu işçilerin örgütsüzlüğü, örgütsüz işçiye her şeyi yapıyorlar. Rahatça güvencesiz ve fazla çalıştırıyorlar.

N: Güvencesizlik, örgütsüzlük, sahte sigortalılık ve uzun çalışma süreleri en büyük sorunlar.

M: Patronların rahatlığı sanırım, bu rahatlığın sebebi de işçilerin örgütsüzlüğü. En büyük sorun bu. 

Patronların Ensesindeyiz Ağı ile nasıl tanıştınız?

H: Ablam SIMO Tekstil’de çalışıyordu, yakın zamanda SIMO fabrikasında yaşanan hak gaspına karşı verilen mücadele sonucunda kazanım elde etmişlerdi. O direnişe Patronların Ensesindeyiz öncülük etmişti o yüzden buradayım.

H: Bir arkadaşım aracılığıyla tanıştım, daha önce SIMO Tekstil’de yapılan direnişi ve kazanımı duymuştum. 

N: SIMO direnişçisi bir işçi arkadaşım yönlendirdi. Bir iş dolayısıyla tanışmıştık o arkadaşla. 

M: Arkadaşlarım aracılığı ile tanıştım.

Bundan sonraki süreçte ne yapacaksınız, diğer işçi arkadaşlara söylemek istediğiniz bir şey var mı?

 H: Patronumuz Osman Çelik kadar işlerini yaptığımız firmalar, başta Cu Tekstil ve Üniteks olmak üzere yaşadığımız mağduriyetin sorumlularıdır. Onları buna ikna edeceğiz, bunun için mücadele edeceğiz.

 H: Örgütlenelim mücadele edelim, artık tek kuruş hakkımızı patronlara bırakmayalım. Patronların Ensesinde olalım. 

N: Cu Tekstil ve Üniteks de en az Osman Çelik kadar sorumludur. Haklı olduğumuzu biliyorum, hakkımızı ancak mücadele ederek alabiliceğimize inanıyorum. Tüm işçi arkadaşlarımızı Patronların Ensesindeyiz Ağı’na davet ediyorum.

M: Patronların Ensesindeyiz Ağı’na teşekkür ederim, onlarla birlikte mücadele ederek hakkımı alacağıma inanıyorum. 

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz
Captcha verification failed!
Captcha kullanıcı puanı başarısız oldu. lütfen bizimle iletişime geçin!