Kendilerini M.E.B. onaylı bir sanat kurumu olarak tanımlayan Mozart Akademi, aslında sahne performansları gerçekleştiren yan kuruluşu Mozart PSM ile birlikte sahne üzerindeki emek hırsızlığının merkezlerinden sadece bir tanesi.
Mozart Akademi ve Mozart PSM nedir?
İlhan CİNPİR ve Fatma CİNPİR’in kurucuları olduğu Mozart Akademi, sanat dallarında eğitim veren bir kurum olarak bilinmekte. Mozart PSM ise, aynı kuruluşun müzikal kumpanyası gibi düşünebiliriz. Bu iki isim tek bir gerçekte birleşiyor: Emek hırsızlığı!
Ödenmeyen ücretler ve oyunculardan talep edilen ücretler
Patronların Ensesindeyiz’e konuşan Mozart Akademi çalışanları, ödemelerin geciktiğinden ve hatta kimilerine ödeme dahi yapılmadığından bahsediyorlar. “Açık uçlu prova” denilerek 10 saati aşan prova günlerinin çalışanlara maddi olarak karşılığı, sadece konserden sonra düşük miktarda tek bir ödeme ile veriliyor. Bu uzun süren provalarda kurum, bilinen bir sanatçı olmadıkça çalışanlarına yemek ve yol ücreti ödemiyor.
Sahneledikleri müzikallerin biletlerine 500 lira ve üzeri fiyat biçiliyor, müzikallerde rol alan öğrencilere “eğitim” gerekçe gösterilerek ödeme yapılmıyor. Ayrıca yine fahiş fiyatlara biletli sahneledikleri müzikaller için oyuncu seçmeleri yapan kurum, seçmeyi kazananlardan “deneyim kazanacaksınız” denilerek sahneye çıkma parası talep ediyor. Mozart Akademi Gençlik Senfoni Orkestrası, seçmelerinde başarı elde ederek orkestraya katılmaya hak kazanmış çocukların velilerinden de para talep ediyor. Üstelik bu orkestra, dönem sonlarında yine “biletli” konserler düzenliyor.
Meslek okullarından öğrenci devşirip düşük ücretle stajyer olarak sömüren şirketler gibi işleyen bir yerin sanat kurumu değil ancak ticarethane olabileceğini hatırlatıyoruz.
Mobbing, taciz, sebepsiz işten çıkartma
Provalar süresince, oyunları sahneleyenler tarafından, çalışanlar aşağılama ve hakaret yağmuruna tutuluyor. Sağlık ve çeşitli gerekçelerle provaya katılamayacak olanlara ödeme dahi yapılmıyor ve mobbing uygulanıyor. Hiçbir gerekçe olmadan işten çıkartmalara maruz kalanlar, yöneticilerinin keyfine göre tekrar çağırılabiliyor ve alanları dışında birçok işte çalıştırılıyor. Oyuncular gece geç saatte aranıp, takvimde olmayan provalara çağırılıyor.
Medyatik bir patron portresi!
Daha önce Hürriyet Gazetesi’ne röportaj veren kurum patronlarından İlhan CİNPİR, klasik bir opera sanatçısı imajından farklı bir portre çizdiğini iddia ederek klasik otomobil kullandığını ve pastırmaya bayıldığını anlatmış. Genelde et ve balığı iyi yapan restoranlara gittiğinden de bahsetmeyi es geçmemiş. Yurt içinde Çeşme ve Dalyan, yurtdışında ise Viyana, Londra, Paris ve Berlin’de tatil yapmayı tercih ediyormuş. Yaşadığı “mütevazı” hayatın kaynağının böylesine alengirli bir sömürü ağı olduğunu anlamak zor değil.
Patronların Ensesindeyiz olarak davet ediyoruz:
‘’Tüm bu uygulamalar, ülkemizde sanatın örgütsüzlüğünden ve sanatçının istihdam edilemeyişinden kaynaklıdır. Kültür sanat emekçisi, çalışacak başka bir alanı olmadığı için günden güne bu uygulamalara maruz kalıyor. Sanatın örgütsüzlüğünü görüp, yapıyor oldukları her şeyi kendilerine kâr sanan patron düzenine karşı, tüm kültür sanat emekçilerini bu uygulamaları açığa çıkartmak için Patronların Ensesindeyiz ile iletişim kurmaya çağırıyoruz!’’