Emekçilerin ücretlerini maliyet kalemi olarak gören patronlar bunun etkisini azaltabilmek için yasal sınırların izin verdiği tüm imkânları kullanmaya devam ediyor. Eskişehir Arçelik Buzdolabı işletmesinde düzenli olarak uygulanan geçici süreli işçi alımları bu düşünceyle devam ediyor.
İşletmede bu uygulamayla çalışmış bir emekçi sözleşme süresinin sonuna gelindiğinde işten çıkartılarak yaşadığı bu durum karşısında neler hissettiğini Patronların Ensesindeyiz’e paylaştı.
Bu süreci başından sonuna kadar konuştuk;
3,5 ay İŞKUR sözleşmesi, geri kalan Arçelik sözleşmesi
2019 yılının 8 ayını işsiz geçirdim ve ciddi anlamda bunalıma soktu beni. Geçen sene Şubat ayı gibi Eskişehir’de çeşitli firmalarda iş başvuruları yaptım ve Eti, Arçelik gibi büyük firmalara da başvurularda bulundum. Sonra Arçelik firmasından arayarak el becerisi ve yazılı sınavlara girmemi istediler. Bu işin geçici süreli olduğunu 3,5 ayının İŞKUR sözleşmesi geri kalan sürenin Arçelik sözleşmesiyle olacağını aktardılar.
“Firma işi öğrettikten sonra işten çıkaracağına inanmak istemedim”
Sözleşme süreci işe başlamadan önce yapılıyor zaten İŞKUR sözleşmesinin yapılması için gerekli evrakların listesini bize veriyorlar. Beğenilirsek firmada kalacağımızı ama yine de çoğunluğumuzun bu sürenin sonunda işten çıkarılacağını ilettiler. Açıkçası ben firmanın bu kadar iş öğrettikten sonra bizleri işten çıkaracağına inanmak istemedim.
İŞKUR sözleşmesi döneminde asgari ücret ve genel sağlık sigortası yapıldı
İlk 3,5 ayda İŞKUR sözleşmesi döneminde asgari ücretle ve genel sağlık sigortası yapılarak çalıştırıldık. Bu dönem ödemelerimiz İŞKUR tarafından yapılıyordu, ancak bu ödemeler sürekli olarak gecikmeli oluyordu. Düzenli ödemesi olanlar için bu durum çok zor mesela çalışmaya başladıktan 1,5-2 ay sonra paraları almaya başladık. İŞKUR döneminde sendikalı da olamadık daha doğrusu sendika bizimle ilgilenmedi. İŞKUR sözleşmeli olmak oldukça kötü; 3,5-4 ay sigortamız olmamış oluyor ama hiç kimse siz İŞKUR’lusunuz aman size az iş verelim de demiyor hatta daha da çok çalıştırıyorlar.
Arçelik sözleşmesine geçince sendikaya kayıt yaptırılması isteniyor
Bu sürecin sonunda normal Arçelik sözleşmesine geçiriliyoruz ve sendikaya kayıt yaptırmamızı istiyorlar. Tüm sendikal haklardan yararlanmaya başlıyoruz. Ancak bu sözleşme mesai arasında imzalatılıyor, yani o kadar detaylı bilmiyoruz; belki de bazılarına kendi istifalarını imzalatıyorlar. Firma bu süreci çok keyfi bir biçimde yönetiyor, örneğin ben 7 ay diye işe girdim 9,5 ay çalıştım. Son gün son saatlere kadar bize işten çıkarılacağımız bildirilmiyor. Bu süreçte davranış biçimleri de çok kötü sanki bir suçla işten çıkarılmışız gibi içeride çantanı unutsan geri sokmayacakları bir durum oluşturuyorlar.
İşçileri çıkarmanın tek sebebi daha ucuza işçi çalıştırmak
İşten çıkarılırken sizi yeniden geri alabiliriz bizden haber bekleyin diyorlar. Sonra başka bir parti insan işe alınıyor ve bu süreç bu sefer onlar için başlıyor. Yani bu demek oluyor ki bizi işten çıkarmalarının tek sebebi yerimize daha az maliyetli işçileri koyabilmek ve bunu tekrar tekrar yaparak masraf azaltmak.
Mesai bitimine 2 saat kala insan kaynaklarına gitmemi istediler
Tüm süreç böyle yaşandı ve beni ciddi anlamda olumsuz etkiledi. O gün gerçekten hiç haberim yoktu. Sabah normal bir şekilde görevler verildi ben de “demek ki beni çıkarmayacaklar” diye düşündüm ama mesai bitimine 2 saat kala insan kaynaklarına gitmemi istediler, o zaman anladım. Bu durum duygusal olarak da beni çok olumsuz etkiledi. İnsanları kandırıyorlar herkese senden memnunuz senin ismini verdik gibi konuşmalar yapıyorlar, sonra böyle oluyor. Kendimi kandırılmış ve değersiz hissettim, o günden beri işsizim. Ben 25 yaşında bir insanım ama bu şekilde olması benim düzenli bir hayat kurmamın önünde çok büyük bir engel. Ben nasıl bir borca girebilirim ki? Bu şekilde oldukça boşa yaşıyormuşsun gibi, fazlalıkmışsın gibi hisetmeye başlıyorsun.
Kadro verme konusunda da yine tamamen kendi çıkarları üstünden hareket ediyorlar. Kadın personellere daha fazla kadro veriliyor. Bunun sebebi sunulduğu gibi toplumsal eşitsizlikleri gidermek değil, duyduğuma göre belli sayıda kadın personelin olmasıyla firmanın ağır sanayi tanımlaması değişebiliyormuş ve bu durum firmaya çeşitli avantajlar sunuyormuş.
Tüm bu süreç patronların nasıl korunduğunu ve işçi giderlerini azalttığını gösteriyor
Ben açıkçası ülkemizde özellikle bu süreçte devletin buna izin verdiği bir ortamın olmasını anlayamıyorum. Bu adamların yaptıkları tamamen hukuki ama ben yine de hakkımın yendiğini görüyorum. Aslında bu durum hak yenmesinden ziyade bu işlerde nasıl her zaman patronların korunduğunu gösteriyor. Bu röportajı, sırf benim gibi sorunları olan arkadaşların yalnız olmadıklarını anlamaları için ve kendisini sürekli işçi dostu olarak tanıtan Koç grubunun nasıl işçiler üzerinden maliyet azalttığını açık etmek için vermek istedim. Sendikalar da bu durumla uzaktan yakından ilgilenmiyor, bizi umursamıyorlar.