Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) “2020’yi kazanmak için, Umuda, örgütlülüğe, halkın şölenine çağrı!” başlığıyla üç büyük kentte düzenlediği etkinliklerin ikincisi 22 Aralık Pazar günü İstanbul Bostancı Gösteri Merkezi’nde düzenlendi.
Patronların Ensesindeyiz Ağı’nda mücadele eden farklı sektörlerden işçiler de buluşmadaki yerini aldı. Etkinliğin başlamasından önce, Patronların Ensesindeyiz Ağı’na katılarak haklarını arayan işçiler gösteri merkezi önündeki alanda bir araya gelerek mücadelelerini anlattı.
Sendikalı oldukları için işten çıkarılan direnişteki VIP Giyim firması işçileri adına tekstil işçisi Kadriye Horlu konuşma gerçekleştirdi.
Tekstil işçisi Kadriye Horlu’nın konuşması:
“1997’den beri Darıca VIP Giyim Tekstil’de çalışıyordum. Çalışma koşullarımız ve ücretlerimiz çok kötüydü bu durumu düzeltmek için arkadaşlarımızla konuştuk. Bu kötü durumu ancak sendikaya üye olmaktan geçer diye. Bazı arkadaşlarımızla bir araya geldik sendika aramaya başladık ve Deriteks Sendikası yöneticileriyle görüşmeye başladık. Bize hem yasal ve hukuksal demokratik haklarımızı öğrendik. Sendikaya üye olmaya başladık. Ta ki işveren bu çalışmayı öğrenene kadar.
Ustalar, şefler, işveren sorgu odalarını kurarak arkadaşlarımızın e-devlet şifrelerini alarak istifa ettirdiler. Şifresini vermeyen arkadaşlarımızı işten çıkardılar. Sendikamızın tüm girişimlerine rağmen işveren görüşmeyi kabul etmedi. Ancak biz çalışmalarımıza devam ediyorduk. İşveren beş yıl boyunca yasal hakkım olan senelik iznimi kullandırmadı.
Çünkü benim işimi başka bir işçi yapamaz diyorlardı. Sendikal çalışmamı görünce 60 günlük izine çıkardılar. İş başı yaptığım gün beş dakika sonra beni de insan kaynakları çağırarak daralmaya gidiyoruz dedi. Ben de bu çıkış sendikal çalışmamdan kaynaklıdır dedim. Çıktım şuan sendika yöneticilerimizle birlikte işe dönmek için mücadelemiz devam ediyor tüm dostlardan destek bekliyoruz.”
Adem Çelik Şirketler Grubu’na ait Beykent Üniversitesi Avalon Şantiyesinde hakları verilmeden işten çıkarılan işçilerin direnişi şirket önünde devam ediyor. Direnişçi işçiler adına konuşan inşaat işçisi Recep şunları söyledi:
“Adem Çelik şirketler grubunun bünyesinde olan Beykent Üniversitesi ve hastanesinin inşaatında çalışan ve işten çıkarılan inşaat işçileri adına konuşuyorum.
Bizler 30 gündür direnişteyiz. 55 gün önce işten çıkarıldık. Bu direnişi inşaat işçileri sendikamızda örgütlenerek devam ettiriyoruz. Haklarımızı alıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. İnşaat işçisi köle değildir. Yanımızda olan, desteğini esirgemeyen herkese teşekkür ediyoruz.”
“Karanlık ofislerimizdeki siyah ekranlarımızın başından kalktık, aydınlık günler için patronların ensesindeyiz” pankartıyla etkinliğe katılan Patronların Ensesindeyiz Yazılım Emekçileri Dayanışma Ağı adına yazılım emekçisi Emel Çelebi konuştu:
“Hepimizin bildiği gibi yazılım emekçileri olarak yoğun bir sömürü altında çalışıyoruz. Koşullar o kadar baskıcı, yoğun ve kanıksanmış durumda ki, belki bu sömürünün farkına bile varamıyoruz.
Fazla mesai yapmak ve mesai ücreti almamak sektörde bir kural gibi dayatılıyor, sözleşmelerimize konuluyor, yapmak istememe seçeneği bile verilmiyor.
Çalışma koşullarımız genellikle çok kötü ve giderek de kötüleşiyor. Meslek hastalıkları, esnek çalışma, mobbing, outsource çalışma yöntemiyle sömürü çok yaygınlaştı. Etrafımızdaki çalışma arkadaşlarımız stres ve yoğun çalışma kaynaklı psikolojik rahatsızlıklarla boğuşuyor. Bir gece arayıp iş başına çağrılıyoruz. Uykumuza bile göz konuluyor. Tüketimi artırmak fazla stoklardan kurtulmak için Black Friday gibi kampanyalar yapıyorlar.
Patronlarımız kar ve satış rekorlarını açıklıyor, gidip konferanslarda başarı öyküsü olarak anlatıyorlar. Aslında o sırada gece gündüz biz çalışıyoruz ve gerçek anlamıyla “kara cuma” yaşıyoruz.
Biz finans, hizmet gibi birçok büyük iş alanında üretimin çok önemli bir parçasıyız. Patronlarımız karlarını artırırken buradaki en büyük paylarından biri yazılımcılar, analistler, testçiler, sistem ve veri uzmanları, hatta stajyerler. Bu gerçek ortada ama biz hala bir arada hareket etmekten çok uzağız.
Biz de bunu değiştirmemiz lazım düşüncesinden yola çıkarak bu sömürünün karşısında durabileceğimiz bir platform neden yok dedik ve yakın zamanda Yazılım Emekçileri Ağı’nı kurduk. Artık yalnız değiliz, bir dayanışma ağımız var. Artık patronlar karşısında çaresiz değiliz, birlikte olarak daha güçlüyüz.
Bu kurduğumuz ağ bir dayanışma ve mücadele ağı aynı zamanda. Birlikte hareket etmeli, kendi haklarımızı kendimiz takip etmeliyiz. Buradan sonra yapmamız gereken bu ağı büyütmek, yazılım emekçisi dostlarımızı bu ağın bir parçası yapmak olacak.
TKP’nin çağrısıyla biz de bu etkinliğe geldik. Biliyoruz ki bugün bizim de dahil olduğumuz tüm emekçiler açısından korkunç bir sömürü tablosu var.
Bu karanlık atmosferde umudumuzu yitirmemeli, örgütlülüğe yönelmeliyiz. Bu etkinliğin önemi tam olarak burada yatıyor. Buradan çıktıktan sonra emekçi dostlarımıza umut vermeli, onları da ağımıza katmalıyız.”
Teknoloji mağazası Bimeks’te çalışırken hiçbir haklarını alamadan işten çıkarılan Bimeks İşçileri etkinliğe “Akgirayların Ensesindeyiz” pankartıyla giriş yaptılar. Patronların Ensesindeyiz Ağı’nda biraraya gelerek hakları için mücadeleyi sürdüren Bimeks işçileri adına, Bimeks işçisi Murat Derin bir konuşma gerçekleştirdi:
“Yaklaşık 3 yıl önce hiçbir haklarını alamadan işten çıkartıldıklarını, bugüne kadar haklarını almak için yan yana gelmeyi başaramadıklarını belirten Derin, Patronların Ensesindeyiz Ağı’yla tanıştıktan sonra örgütlü bir biçimde hakları için mücadele ettiklerini söyledi. Bimeks işçileri olarak mücadelelerinde kazanım elde edeceklerine inandığını, bu mücadelede yanlarında olan herkese teşekkür ettiklerini ifade etti.”
Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki etkinliğe, Tekstil işçileri, Özgür Boza okulu velileri, Doğa Koleji öğretmenleri, inşaat işçileri, metal işçileri, otel emekçileri ve kafe işçileri de pankartlarıyla katıldılar.