Bizler yanında bilgisayarı evlerine gidip mesaisi evde de devam eden, bazen bir çağrıyla uykusundan uyanan, bazen bir dost sohbetinden ayrılıp işe dönmek zorunda kalan, gecesi gündüzü belli olmadan çalışan yazılım emekçileriyiz.
Ne fazla mesai ücretimizi alabiliyoruz ne de kaydı bile tutulmadığından fazla mesai ücretimizin peşine düşebiliyoruz. Kayıtsız, esnek çalışmanın altında ezilenleriz.
Patronlar her yerde olduğu gibi kârlarını düşünüp, az kişiye çok iş yaptırdığı için; farklı uzmanlık alanlarına hakim olması, binbir türlü teknolojiyi bilmesi beklenen emekçileriz.
Mesai saatleri içinde iş yetiştirme baskısıyla verilen işi yaparken, mesai saatleri dışında da patronun istediği şeyleri öğrenmeye çalışanlarız.
Hep aynı yalanla karşımıza dikilmiyorlar mı? “Kendini geliştiriyorsun” diyorlar. Bir de üstüne “daha fazlasını yaparsan diğerlerinin önüne geçersin” deyip rekabete sürüklüyorlar.
“Öne geçmek” dediklerinin daha fazla mesai, daha fazla iş yükü olduğunu ise biliyoruz, görüyoruz.
Işık bile almayan havasız ofislerde, rahatsız koltuklarda gün boyu bilgisayar ekranı karşısında ancak bolca kahveyle ayakta kalabilen ve meslek hastalıklarıyla baş başa bırakılan yine bizleriz.
Bize verdikleri ücretin yanında, patronlara kazandırdığımızın haddi hesabı yokken maaşımızı çok görüp yol ücreti, hatta bazen yemek ücretini bile alamayanlarız.
Bir de kadınsanız cinsiyet ayrımına uğrayan, “Kadından yazılımcı mı olurmuş!” denilen, daha zor koşullarda çalışmaya zorlanan emekçileriz.
Biliyoruz ki patronlar bizlerin bir arada olmamasından faydalanıyor. Biz bir arada olmamaya devam ettikçe, sesimizi çıkarmadıkça onların cepleri daha da dolacak, bizi daha azına ikna etmeye çalışacaklar.
Artık yeter diyoruz, Patronların Ensesindeyiz Dayanışma, Haberleşme ve Mücadele Ağı’nda biraraya geliyoruz.
Çağrımız yazılım emekçilerine! Sömürü hiç de soft değil, biz de yalnız değiliz.
İlk toplantımızı, 23 Kasım 2019 Cumartesi günü Kadıköy Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde 18.00’da Yılmaz Güney salonunda yapıyoruz.